Son demlerin üç ideolojisi ve siyaseti çökmüştü. İslamcılık, Osmanlıcılık ve Turancılık. Elde kalan ulusal toprakların bile işgali söz konusu olduğundan İngiliz yarışmacılığı ada Amerikan mandacılığı gibi işbirlikçi ve teslimiyetçi siyasetlerin de maddi zemini çürüktü.
Wilson ilkelerinin en iyi uygulandığı alan kurtuluş savaşı galibi Türkiye oldu
M kemal in deyişiyle “Türkiye cumhuriyetini kuran Türkiye ahalisine Türk milleti denir”
Kurtuluş tan sonra da çağdaşlaşmayı ve evrensel değerleri hizalayan yöneticiler, batıyla ve hatta eski düşmanlarla komplekssiz ilişkiler kurdular. Atatürk’ün ansak ailelerine hitabesi bu açıdan çok öğreticidir: “bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz… Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Geriliği dış bahanelerde aramak yerine içerde ve geçmişte arayan Kemalist iktidar, milliyetçiliğini evrensellikle bağdaştırmayı seçti. “öteki” yâda “hasım” olarak başka milliyetçilikleri göstermedi, çuvaldızı kendine batırdı, cehalet taassup ve gemiciliği asıl düşman belledi. Bu seçimiyle Kemalist devrim esas hesaplaşmasını Osmanlı İslam tarihiyle yapacaktır.
Hükümete olağanüstü yetkiler veren takriri sükûn kanunu (1924). M kemal inkılapların bu yasa sayesinde gerçekleştiğini açıkça söyleyecektir (nutuk c II s.336)
Ümmet toplumundan ulus toplumuna geçirilişi göstermesi bakımından tekke ve zaviyelerle tarikatların yasaklanması da anlamlıdır. Bunla cemaat yapıları kırılmak yerine “vatandaş” eksenli ulus oluşturulmak isteniyordu. Amaç dinsel rehberler değil ulus devlete bağlanmayı sağlamaktı.